Okullarda eğitsel kolların yararına inanıyor musun?
Evet, güzel çalışmalar yapılıyor
Hiç bir yararı yok
Bazı kollar okul süresince çok aktifler
 
  
 
 
   
Özel Günler / Çanakkale Zaferi
 
Conk Bayırı
 

Ağustos 1915 gecesi düşman, bu sefer de Anafartalar’a asker çıkarmaya başlar. Artık geç bile olsa Mustafa Kemal’in görüşü ve önerisi benimsenir. 8-9 Ağustos gecesi Anafartalar Grubu Komutanlığına atanır ve kendisinden hemen saldırıya geçmesi istenir. 5500 Türk eri, 36 adet seri ateşli, yedi buçuk santimetrelik top. 21 makineli tüfek mevcuduna karşılık, düşmanın en az 30.000 askeri, 24 parça savaş gemisinin topçu ateşi korumasındaki gücü, her türlü silah ve cephane ile donatılmış gücü vardır.

  Mustafa Kemal, komutayı alır almaz her türlü hazırlığını hızla tamamlar. Kendisinden yalnız malzeme ve sayıca üstün olan düşmana karşı saldırıyıda kendisi yönetir.Düşmanı cepheden geriye atarak yenilgiye uğratır... 10 Ağustos 1915 günkü Conkbayırı Savaşı’na ait anısında Mustafa Kemal der ki:"..... Bütün geceyi pek rahatsız ve uykusuz geçirdim. Bir taraftan Anafartalar bölgesinden gelen raporlar ve yanlış ama önemli haberler beni bizzat meşgul ettiği gibi, bir taraftan da evvelki günlerin uğursuz sonlarında birlik ve komutanlarımı cephede kaybetmiş olmak, bir dakika bile bana rahatlama olanağı yermedi.Şafak sökmek üzereydi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askerleri görüyordum. Oradan saldırının yapılmasını bekleyecektim. Gece karanlığı tamamen kalkmıştı. Artık atak yapmanın anı idi. Saatime  baktım, 04.30’a geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık iyiden iyiye ağarınca düşman erlerimizi görebilecekti. Düşmanın piyade ve makineli ateşi baslarsa, kara ve deniz toplarının mermileri, bu sıkı düzende duran askerlerimiz üzerinde birkaç kez patlarsa, baskın atağımız başarısızlığa uğrardı. Hemen ileriye koştum. Tümen Komutanına rastladım, o ve her ikimizin yanında bulunan subaylarla hep birlikte hücum safinin önüne geçtik.

Çok hızlı ve kısa bir teftiş yaptım, önünden geçerek, yüksek sesle erlere selam verdim ve dedim ki:
Arkadaşlar, karşınızdaki düşmanı yeneceğimize hiç kuşkum yoktur. Fakat siz acele etmeyin. önce ben ileri gideyim, kırbacımla işaret verdiğim zaman siz hep birden atılır, saldırıya geçersiniz!..Hücum hattının önünde bir yere kadar gidildi. Ben oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim.Bütün er ve subaylar artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini verilecek  işarette toplamışlardır. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan erler, onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde bulunan subaylarımız, kırbacımın aşağı doğru inmesiyle uyumlu bir kitle halinde ve aslanlara yakışan bir kükreyişle ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökleri inleten bir ses, Allah! Allah! Allah!.. diye gürlüyordu...
Düşman, silahını kullanmaya zaman bulamadı. Boğaz boğaza, kahramanca dövüşme sonunda, ilk hatta bulunan düşman tamamiyle yok edilmişti.
Conkbayırı tepesi askerlerimizin eline geçtikten sonra düşman, karadan ve denizden yönettiği topçu ateşiyle Conkbayırı’nı cehenneme çevirmişti.
Gökten şarapnel, demir parçaları yağmuru yağıyordu. Büyük çaplı deniz, toplarının tam isapetli taneleri, yerin içine girdikten sonra patlıyor, yanımızda ve kenarımızda büyük çukurlar açıyordu. Bütün Conkbayırı yoğun dumanlar ve ateşler içinde kaldı. Herkes tevekkül içinde sonucu bekliyordu. Her yanımız şehitler ve yaralılarla doldu.

Bu acı tabloyu, savaş alanında izlerken bir şarapnel misketi göğsümün sol tarafına çarptı. Ceketimde bir delik gördüm. Cebimde bulunan saatimi parça parça etmişti.
Kalbimin üzerine rastlayan misket, vücuduma dokunmamıştı. Yalnız göğsümde derin bir kan lekesi bıraktı. Yanımda bulunan subay:
- Efendim vuruldunuz! dedi. Elimle subayın ağzını kapadım.
- Sus! dedim. Çünkü, o vuruldunuz sözcüğü cephede yaygınlaşırsa, kuşkusuz erler arasında moral kırıklığı ve bu nedenle de olumsuz bir etki yaratabilirdi... Düşmanı yenen üstünlüğümüz olmayıp, müthiş ve çok hızlı bir vuruş halinde yapılan ileri atılışımız olduğunu takdir ediyorum. Sabah saat, 12.15 de 8. Tümen Komutanına aşağıdaki emri verdim:Hücumu kesiniz. Conkbayırı ve Şahin Tepe sırtını, batıya en egemen noktasını daima elde bulunduracak surette, birliklerinizle işgal ettiğiniz hattı güçlü hale getiriniz!.." 

Görüldüğü gibi Çanakkale Savaşları, güçlü saldırgan düşmanlar karşısında Mustafa Kemal’in büyük askeri yeteneği ve cesareti ile Türk askerinin göğüs göğüse yapağı çarpışmalar sonunda kazanılmıştır. Bu savaşlarda ikiyüz elli binden fazla Türk askeri şehit olmuştur.
Ama, düşman orduları ve gemileri 19 Aralık 1915’de Gelibolu yarımadasını terk ederek gitmek zorunda kaldılar...