Okullarda eğitsel kolların yararına inanıyor musun?
Evet, güzel çalışmalar yapılıyor
Hiç bir yararı yok
Bazı kollar okul süresince çok aktifler
 
  
 
 
   
Özel Günler / 29 Ekim
 
Cumhuriyetin İlanı
 
Birinci Dünya Savaşı’nda birçok cephede başarı kazanılma sına rağmen, birlik olduğumuz devletler yenilince. İstanbul hükümeti, şaşkınlık ve panik içinde 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır. Bu antlaşmanın maddelerinden faydalanan düşmanlar, Anadolu’yu her taraftan kuşatmıştı. Bu kötü durumu fırsat bilen azınlıklar da ellerinden geleni yapıyordu.
 
Bu acı olaylar karşısında şahlanan Türk milletinin büyük evladı Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktı, istanbul Hükümeti’nin yurdu kurtaramayacağı anlaşılmıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın önceden Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya çalıştığı temel fikir Millî hakimiyete dayalı kayıtsız ve şartsız bağımsız bir Türk Devleti kurmaktı. Bunu temel bir karar olarak gerçekleştirecek parola ise "Ya istiklal, ya ölüm" parolasında yer alıyordu. Kayıtsız ve şartsız yeni bir devlet için de önce Türk milleti adına karar verecek bir meclisin kurulması gerekiyordu. Mustafa Kemal, bu meclisin her türlü düşman baskısından uzak Ankara’da toplanmasını Türk milletine duyurdu. Millet, temsilcilerini seçerek Ankara’ya gönderdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de törenle açıldı.
Türkiye Millet Meclisinin 23 Nisan 1920’de açıldığı gün yeni hükümet, Cumhuriyet yönetiminin gereklerine göre düzenlenmişti. Ama, o günlerde milleti rejim kavgalarına düşürmemek, millî birliği parçalamamak için adı konmamış, "Büyük Millet Meclisi, Hükümeti,, adı verilmişti. " Vatan sevgisine, erdemliğe dayanan Milli Hükümet, o günden sonra milletini yücelten nice mutlu sonuçlar elde etti. Bu iki yıl içinde Türk orduları kesin zaferi sağladılar. Millî Misak içindeki vatan topraklarını düşmandan temizlediler. Yeni Türk devleti, bütün görkemiyle ortaya çıkmış bulunuyordu. Birinci Meclis görevini öğünçle tamamlamıştı. Anayasa gereğince iki yıllık süresini doldurduğundan dağıldı.
 
Bildiğimiz gibi, Birinci Meclis vatanın kurtuluşunu sağlamak için politikadan arındırılmıştı. Mecliste partiler yoklu. Halbuki bundan sonra memleketin kaderine, geleceğine yön verecek aynı anlayışla" birleşen insanların parti kuruluşları halinde mecliste temsil edilmeleri zamanı gelmişti. Mustafa Kemal Paşa, bu anlayışla Sivas kongresiyle kurup teşkilatlandırdığı Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Cemiyeti’ni partiye dönüştürdü. Adım da Cumhuriyet Halk Partisi (Fırkası) koydu. Yapılan seçimde Halk Partisi meclise çoğunlukla girdi ve iktidarı aldı.
   
Birinci Anayasamızda devlet ve hükümet başkanlığı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı’nda toplanıyordu. Bu biçim, o günlerde İstanbul’da yaşayan padişahın varlığından ileri gelmişti. Yönetimde devlet başkanlığı ile hükümet başkanlığının bir elde toplanması, bazı çelişkilere yol açıyordu. Bu durumu düzeltme zamanı da şimdi doğmuştu. Çünkü bir yıldan beri kaldırılan saltanattan ötürü Türk balkının çoğunluğu hiç tedirginlik duymamıştı. Tedirgin olanlar, sıkı sıkıya geleneklere bağlı kişiler, ya da saltanat yönetiminden çıkar bekleyen kimselerdi.
 
Bu deneme süresi, Türk milletinin olgunluğunu da vurgulamıştı. Özgür ve tam millet egemenliği ancak, cumhuriyet yönetimiyle sağlanabilirdi.
 
28 Ekim 1923 akşamı Mustafa Kemal Paşa, "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz" diyerek ilk işareti verdi. Ertesi gün 29 Ekim’de Meclise sunulan tasarı, Anayasa’nın bazı maddelerini değiştiriyordu. Bu değişikliklere göre Anasaya’nın birinci maddesi "Türkiye devletinin hükümet biçimi cumhuriyettir" hükmünü taşıyordu. Meclis akşam 20,30’a kadar bu maddeleri İnceledi ve yasa değişikliklerin! "Yasasın Cumhuriyet,, alkışları arasında kabul etti. Az sonra da yeni Türkiye’yi bu asamaya getiren milletin kahraman evladı, Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı cumhurbaşkanlığına seçti. Bu seçimden ötürü Millet Meclisi üyeleri ne Gazi Mustafa Kema Paşa teşekkür ederken, "Millet sevgisini her işte dayanak yaparak hep birlikte ileriye gideceğiz" demiş, konuşmasını "Türkiye Cumhuriyeti elbette mutlu, başarılı ve muzaffer olacaktır,, sözleriyle bitirmişti.
 
Cumhuriyetin ilan edildiğini duyan Türk halkı, her yerde bu mutlu günü coşku ile kutladı. Her yıl 29 Ekimde bu günü "Cumhuriyet Bayramı,, olarak kutluyoruz. Millî bayramlarımızın en anlamlısı, en büyüğü Cumhuriyet Bayramı’dır.