Okullarda eğitsel kolların yararına inanıyor musun?
Evet, güzel çalışmalar yapılıyor
Hiç bir yararı yok
Bazı kollar okul süresince çok aktifler
 
  
 
 
   
Özel Günler
 
Dil Bayramı
 

Atatürk Diyor ki...
* "Arkadaşlar bizim ahenktar, zengin bir lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımız demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlamadığınız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu lüzumu anlamak mecburiyetindeyiz."
* "Dil, yurt gibi, bayrak gibi bir ulusun en değerli, en kutsal varlıklarından biri, belki de birincisidir. Onun için her zaman güzel ve doğru yazmaya çalışmalıyız. Dilimizi güzelliğine ve doğruluğuna önem vermek ve onu sevmek, büyük ulusumuza en büyük saygıyı göstermektir."  
Güzel Türkçe’ miz dünyada konuşulan önde gelen diller arasında yerini almıştır. Ama, dilimiz Türkçe, Türk toplumununda Orta Asya’dan beri kullandığı, Köktürkçedir. Türkçe dili göçler yoluyla dünyanın hemen hemen her yerinde yayılmıştır. Bazı değişik lehçelerle konuşulsa bile, Türkler birbirleriyle anlaşırken, fazla bir güçlük çekmezler.
Orhun Anıtları’nda Göktürk Hakanı Bilge Kağan taşlara şöyle yazdırmış; ’Türk Milleti dilini yitirirse, yabancı milletlere tutsak olur."  
 
Yüzlerce yıldan beri Türk toplulukları Türkçe konuşuyorlarsa, bunda Bilge Kağan gibi liderlerin elbette etkisi olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti’nin Anadolu’da kurduğu Anadolu Selçukluları Orta Asya’dan getirdikleri Köktürkçe bağı kesmemişlerdir. Bugün bile Anadolu köylüsünün konuştuğu dil, eski Selçuk Türkçesidir.
Bir ara bozulur gibi olan Selçuklu Türkçesini, Karamanoğlu Mehmet Bey, Konya’yı fethinden sonra. 1227 yllında beyliğin ileri gelenlerini toplayıp şu duyuruyu yapmıştır: "Bundan sonra divanda, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşulmayacaktır!" Ne var ki, Osmanlı Devleti Anadolu’ya iyice hakim olduktan sonra Türkçe, Arapça ve Parçanın kanşımında yeni bir dil yaratmışlar, adına da "Osmanlıca" demişlerdir.
Ancak, saray çevresi Osmanlıca konuşurken, Anadolu halkı Türkçe konuşuyordu. Sarayın yazarları, çizerleri, şairleri Osmanlıca yazarken, Anadolu’da Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Köroğlu gibi halk ozanları, sazlarım, sözlerim öz Türkçe olarak dinletmeyi sürdürdüler. Osmanlı döneminde, özellikle Tanzimattan sonra, dilde Osmanlıcanın sadeleştirilmesi için, "Genç Kalemler" dergisi çevresinde toplanan yenilikçiler, ne yazık ki,pek başarılı olamadılar.

Dilimizin daha sonraki sadeleştirilmesi çalışmaları, 1908’den sonra II. Meşrutiyette başlamıştır. Bunun önderliğini de Ziya Gökalp yapmıştır. Ancak Türkçemizdeki en ciddi devrim Atatürk’ün yeni Türk harflerini kabul etmesiyle başlayabilmiştir. Atatürk’ün kurduğu, Türk Dili Tetkik Cemiyeti, 26 Eylül 1932’de, Dolmabahçe’de toplanmış, dilimizin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi için çok önemli kararlar alınmıştır. Böylece de "26 Eylül" tarihi, ülkemizde Dil Bayramı olarak kutlanır olmuştur.  
24 Ağustos 1936 tarihinde yapılan Dil Kurultayında, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin adı; "Türk Dil Kurumu" olarak değiştirilmiştir.Türk Dil Kurumu, çok başarılı çalışmalar yapmış, dilimize binlerce sözcük kazandırmış olduğu gibi, dilimizin sadeleşmesine de büyük katkılar yapmıştır. Bu çalışmalardan hoşnut olan Atatürk, ölümünden önce düzenlediği vasiyetinde; İş Bankası’ndaki hisselerînin faiz gelirlerinden yarısını, her yıl ödenmek üzere, Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’na bağışlamıştır.

Ancak, 12 Eylül ihtilalinden sonra, devleti yöneten başta Kenan Evren olmak üzere, öteki dört generalin kararlarıyla, Atatürk’ün kurduğu bu iki özerk kuruluş, "Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu" adıyla bir devlet kurumu haline  getirilmiştir.

Türk dili, bugüne kadar, özellikle Atatürk zamanında büyük başarılara imza atmış, dilimizin zenginleşmesine,  sadeleşmesine katkıda bulunmuştur. Ama bugün, büyük kentlerin sokaklarına çıkıp, pek çok mağazanın levhalarına bakacak olursak, içimizin burkulduğunu duyarız. Mağaza levhalarındaki yabancı adlar, Londra’da mı, Amerika’da mı yaşadığımız burukluğunu getirir yüreğimize...

 
Atatürk Diyor ki
Şiirler