Okullarda eğitsel kolların yararına inanıyor musun?
Evet, güzel çalışmalar yapılıyor
Hiç bir yararı yok
Bazı kollar okul süresince çok aktifler
 
  
 
 
   
Özel Günler
 
Dünya Günü
 

İlk kez 1968’de ABD Senatörü Gaylor Nelson, sanayi atıkları ve çevre kirliliğinin dünyamızı yaşanmaz hale getirdiğini vurgulamıştır. Aynı yıllarda Fransa’da da çevreci ve daha iyi, yaşanılır dünya isteyen hareketleri görüyoruz. ABD’de Stanford Üniversitesi’nin öncülüğünde 22 Nisan 1970’de yirmi milyon kişinin katılımıyla, çevre kirliliği ile savaşmak amacıyla "Dünya Günü" kutlanmıştır.
Dünya Günü; ilk kez 1990’da içinde Türkiye’nin de bulunduğu 140 ülkede dünya çapında kutlanmıştır.
Çevrebilimi bir gerçeği vurguladı. İnsan, yaşadığı ortamda yarattığı olumsuz etkilerin uzun vadedeki sonuçlarına katlanmayı göze almadan bugünkü gibi onu değiştirmeye devam edemez. Ne olursa olsun insan, doğanın bir parçasıdır ve bundan kendini kurtaramaz. Doğabilimcİlerin gözünde, insan bindiği dalı kesmektedir.Dünyamızın doğal dengesinin bozulması yüzyıllardır süregelen yanlış uygulamaların sonucudur, insanoğlu ormanları yakmış, ağaçları gerektiğinden fazla kesmiş, hayvanları aşırı avlamış, denizleri aşırı doldurup kirletmiş, akarsuların mecralarını değiştirmiştir. Sanayi fabrikalarının bacalarından çıkan dumanlar ve taşıt, iş makinalarmın saçtığı zehirli gazlar havayı kirletmiş ve kirletmeye devam etmektedir. Pet şişeleri, naylon torbalar, sentetik eşyalar, deterjanlar, toprağı ve suyu kirletmektedir. Uzaya gönderilen uydular ve atıkları evreni kirletmektedir.
Uzay denemeleri ve çeşitli zehirli gazlar ozon tabakasını delmiştir. Teknolojinin yanlış kullanımı sonucu kirlenen dünyada çöl sahalar genişlemiş, mevsimlerde değişiklikler olmuş, dünya sıcaklığı artmış, kuzey ile güney yarımküredeki buzullar erimeye yüz tutmuştur. Hava, kara ve deniz kirlenmesi hızla sürmektedir.
Türkiye’mize baktığımızda durum iç açıcı değildir; Marmara denizi sanayi atıkları sonucu kirlendi, 30’u aşkın balık türünün nesli kalmadı; Karadeniz’in ünlü hamsisinin nesli tükenmek üzere. Ege Denizi ve Akdeniz’in yeşil kıyı kuşağı, koyları ve kıyıları yanlış yapılaşma sonucu beton yığınları haline geldi. İstanbul gibi tarihi kentimizdeki binlerce yıllık tarihi eserler yok edildi, mevcutların da etrafları beton yığınlarıyla kuşatıldı, yeşillikler yok edildi, metropolköy ve gecekondu haline getirildi. Şehir plansızlığı ve rant gelirleri kentlerimizi yaşanmaz hale getirdi. Hava kirliliği insanlarda bir çok hastalıklara neden olmaya başladı.
Sulu tarım arazileri iskana açılarak tahrip edilmiştir. Adapazarı ovası bunlardan sadece bir tanesi olup, dikilen beton binalar da depremde yıkılmıştır. Yanlış şehirleşme, hem insanların ölümüne hem de doğanın tahrip olmasına sebep olmaktadır.
Gidecek başka yerimiz olmadığına göre; dünyamızı ve çevremizi koruyarak, mutlu ve geleceğimizden güvenli olalım.