|
|
|
|
|
|
|
|
| Özel Günler / Çevre Koruma Haftası |
| |
| Çevre ve Sağlık |
| |
|
Bedence ve ruhen sağlıklı olan toplumlar çalışkan, üretici ve yaratıcı olma avantajına sahiptirler. Bu toplumlarda insanlar bıkkın, bitkin ve sabırsız değillerdir. Bu insanlar kendi toplumları için ne kadar yararlı iseler, insanlık alemi için de o kadar önemlidirler. Toplumların temel taşları ise ailelerdir. Bir ülkede sağlıklı aile sayısı ne kadar çok ise o ülke diğerlerine nazaran şanslı ve gelecek için umutludur.
Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra aşırı nüfus artışı ve hızlı sanayileşme sonucu dünyanın dengesi bozulmuş bunun sonucu olarak da çevre problemleri insanları tehdit etmeye başlamıştır. Atmosferde ozon tabakasının delinmesi, erozyon canavarının hortlaması, tuzlu ve tatlı suların kirlenmesi, çarpık şehirleşme, yanlış arazi kullanımı, göçler, biyolojik çeşitliliğin azalması, asit yağmurları vb. hususlar dünyamızda önemli değişikliklere sebep olmuştur.
Etkilenen ise canlılar ve özellikle insanlardır. İnsanların ruh sağlığı üzerinde en çok etki yapan kirliliklerden diğer önemlisi de gürültü kirliliğidir. Gürültü kirliliği özellikle büyük şehirlerde dayanılmaz boyutlara ulaşırken insanları bedenen ve ruhen tahrip etmekte, onları sabırsız, kavgacı, paylaşılmaz bir duruma sokmaktadır.
Sosyo-ekonomik durumu iyi, gelir dağılımı düzenli toplumlar bile çevrenin bozulmasından önemli derecede etkilenmekte ve problemlerden kurtulmak için çareler aramaktadırlar. Özellikle gelişmiş ülkelerin insanları ruh ve beden sağlıklarını düzeltmek için kendilerini doğanın kucağına atarak ondan yardım dilemektedirler. Tatillerini yeşil ve temiz bir ortamda geçiren insanların dönüşlerindeki yüz ifadelerine bakıldığında ne kadar mutlu ve huzurlu olduklarını anlamak zor olmayacaktır.
Kalkınmakta olan ülkeler kategorisine dahil olan ülkemiz insanları için yukarıda sıraladığımız tehlikeler vardır ve bu tehlikeler arttıkça da sağlıklı insan sayısında azalmalar olacağı aşikardır.
Bugün denizlerimizin ömürleri kısalmış, insanlarımız dağlara, yaylalara ve ormanlara yönelmiş bulunmaktadırlar. Diğer bir deyişle insanlarımız doğa ile kovalamaca oynamaktadırlar. Kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarımız henüz bu tehlikenin farkında değillerdir. 21. asrın ilk çeyreği içinde bu doğal güzelliklerimiz de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bugün Haliç’i geriye getirmek için sarfedilen emekler ve harcanan paraların boyutları ortadadır. Ne kadar para harcanırsa harcansın artık Haliç eski haline dönüştürülemez.
Şayet geleceğe umutla bakmak ve sağlıklı bir topluma sahip olmak istiyorsak her şeyden önce problemsiz ve temiz bir çevremiz olmalıdır. Aksi takdirde tahmin edemeyeceğimiz felaketler bizi beklemektedir. |
|
|
|
 |
|
|
|
