Çevre denilince akla bütün doğa gelmektedir. Doğa ise canlı ve cansız varlıklardan oluşur. Doğada bulunan canlı ve cansız varlıklar arasında çok hassas bir denge vardır. Cansız varlıkların bozulmadan kalması, canlıların yaşaması için bu dengenin korunması, sürmesi gerekir.
İnsanlar yaşamı için gerekli olan bütün ihtiyaçlarını yaşadıkları doğal çevreden sağlarlar.İhtiyaçlar sağlanırken doğaya zarar verilmemelidir. Ne yazık ki havanın ve suların kirletilmesi, doğanın tahrip edilmesi gibi nedenler; insanlar, hayvanlar, bitkiler ve doğal çevre üzerinde olumsuz etkiler yapmaktadır.
Fabrika bacalarından hiçbir işleme tabi tutulmadan tüten gazlar, kalorifer ve soba bacalarından çıkan dumanlar, taşıtlardan çıkan egsoz gazı, canlıların soluduğu havayı
zehirlemektedir. Bu da pek çok sağlık sorununu beraberinde getirmektedir. Kentlerde kuşların, kelebeklerin yaşamasını imkansız kılmaktadır. Bu kirlilikten çiçekler ve ağaçlar da etkilenmektedir.
Dağ gibi yığılan çöpler, insanların dikkatsizce ve bilinçsizce, piknik artıklarıyla ya da başka yollarla kirlettiği denizler, orman ve ağaçlık alanlar can çekişmektedir adeta... Özellikle sanayinin gelişmiş olduğu sahil kentlerimizde denize girmek olanaksız hale gelmiştir.
Tertemiz havası, yemyeşil görüntüsü ile insanları dinlendiren ağaçlık, ormanlık alanlar da çevreye karşı duyarsızlık yüzünden yavaş yavaş yok edilmektedir.
Birtakım küçük hesaplar uğruna güzelim ormanların yok edilmesi, oralardaki iklimin bozulmasına, yağmurun azalmasına ve erozyona neden olmaktadır.
Çevre kirliliği yüzünden çoğu hayvan ve bitki türünün nesli de yok oluyor.
Tüm bunların önüne geçmek için doğayı kirletmemeli, doğal dengeyi bozmamalıyız. Çevreyi kirletenleri, doğaya zarar verenleri uyarmalıyız.
İnsanları bu konuda eğitmek, bilinçlendirmek için "Çevre Korumu Haftası" olarak değerlendirilen hafta boyunca okullarda, basında, radyo ve televizyonlarda çevre konusunda aydınlatıcı bilgiler verilir
|