Okullarda eğitsel kolların yararına inanıyor musun?
Evet, güzel çalışmalar yapılıyor
Hiç bir yararı yok
Bazı kollar okul süresince çok aktifler
 
  
 
 
   
Özel Günler / Dünya Çiftçiler Günü
 
Ülkemizde Çiftçilik
 
Türklerde çiftçilik çok eski çağlara kadar uzanır. Hititler’in  sabanı tarihinde, öküzle çekip tahıl ektikleri, inekten, keçiden,, koyundan süt ve yün elde ettikler, bağ ve bahçelerde meyve, sebze ürettikleri yazılıdır. Gene o çağların en verimli topraklarının Mezopotamya olduğu, (Dicle ile Fırat arasında kalan topraklar)
tarihsel bir gerçektir.
Osmanlı döneminde Türk halkının yüzde sekseni köylerde yaşadığı için, uğraşılanda elbette toprak olmuştur. Köylüler ilkel bir biçimde, kara sabanla toprağı ekmişler, biçmişler, yağmurun bol yağdığı yıllarda biraz ürün alabilmişlerdir.
Ne var ki, çiftçisine hiçbir olanak sağlamayan padişahlık devri yöneticileri, çiftçinin üretimi az da olsa  onun birbölümünü "Aşar vergisi" adıyla ellerinden almış­lardır.
Ancak, Cumhuriyetimiz kurulduktan sonra, Atatürk’ün öneri ve emirleriyle köylülere, çiftçilere önem verilmiştir. Çiftçiliğin teknik bir düzeye getirilmesi için, Ankara Ziraat Fakültesi açılmıştır. Ayrıca, Tarım Kredi Kooperatifleri kurulmuş.Bunları Toprak Mahsulleri Ofisi, Tariş ve Fîsko Birlik gibi, çiftçilere yardımcı kuruluşlar izlemiştir.Ayrıca, Zirai Kombinalar Kurumu devreye girmiş, bu kurum, bir yandan teknik yapma örnekleri verirken, öte yandan da kurduğu fabrikalarda tarım aletleri yaptırıp, halkımızın Hizmetine sunmuştur.
Yüce Atatürk, halkımıza bir örnek olsun diye, Ankara yakınındaki bir araziyi satın alarak orayı, "Gazi Orman Çiftliği" adıyla düzenletmiş, kendisi traktöre binerek, teknik tarımın nasıl yapılacağını halkımıza göstermiştir.
Bugün köylerimizin büyük bir bölümüne, traktör, pulluk, biçer-döver gibi tarım aletleri girmiştir. Ancak, ülkemizin engebeli ve topraklarının miras yoluyla pay edilmesi
edilmesi nedeniyle, hala birçok köyümüzde kara sabanla küçük çapta çiftlik yapanlar vardır.
Ne yazık ki, son yıllarda ülkemizde kurulan oto fabrikalarını İzmit, Adapazarı, Bursa gibi, verimli toprakları olan yerlere kurdurmamız, o yörelerde çiftçiliği sona erdirmiştir.
Ancak, ülkemizde son yıllarda seracılık, bahçecilik, çiçekçilik gelişirken, hayvancılığımız can çekişir duruma gelmiştir. Dünyada ürettiği tarım ürünleriyle kendisini besleyebilen yedi devletten biri olmamıza karşın, bugün başka ülkelerden et ve buğday ithal ediyor duruma getirildik. Bu da "Vatan-Sakarya" nutukları atan siyasilerimizin, yanlış politika yaparak, ülkemize verdikleri en büyük zararlardan birisidir.
 
Atatürk Ne Demişti?
"Ulusal ekonominin temeli tarımdır. Bunun için dir ki, tarımda kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu amaca erişmeyi kolaylaştıracaktır.
 Her şeyden önce, ülkemizde topraksız çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri toprak genisliğinin, toprağın bulunduğu bölgelerin nüfus yogunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlandırılmasıdır.
Ulusumuz çiftçidir. Ulusumuzun çiftçilikteki emeklerini, çağdaş ekonomik önlemlerle, en yüksek düzeye çıkarmalıyız. Köylünün çalışmalarının sonucu ve meyvesini kendi yararına en yüksek noktaya yükseltmek, ekonomi politikamızın temel taşıdır."